NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُوسَى بْنُ
إِسْمَعِيلَ
حَدَّثَنَا
وُهَيْبٌ ح و
حَدَّثَنَا
وَهْبُ بْنُ
بَقِيَّةَ
عَنْ خَالِدٍ
نَحْوَهُ
عَنْ سُهَيْلٍ
عَنْ أَبِيهِ
عَنْ أَبِي
هُرَيْرَةَ
عَنْ
النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
أَنَّهُ
كَانَ
يَقُولُ
إِذَا أَوَى
إِلَى فِرَاشِهِ
اللَّهُمَّ
رَبَّ
السَّمَوَاتِ
وَرَبَّ
الْأَرْضِ
وَرَبَّ
كُلِّ شَيْءٍ فَالِقَ
الْحَبِّ
وَالنَّوَى
مُنَزِّلَ التَّوْرَاةِ
وَالْإِنْجِيلِ
وَالْقُرْآنِ
أَعُوذُ بِكَ
مِنْ شَرِّ
كُلِّ ذِي
شَرٍّ أَنْتَ
آخِذٌ بِنَاصِيَتِهِ
أَنْتَ
الْأَوَّلُ
فَلَيْسَ قَبْلَكَ
شَيْءٌ
وَأَنْتَ
الْآخِرُ
فَلَيْسَ
بَعْدَكَ
شَيْءٌ
وَأَنْتَ
الظَّاهِرُ فَلَيْسَ
فَوْقَكَ
شَيْءٌ
وَأَنْتَ
الْبَاطِنُ
فَلَيْسَ
دُونَكَ
شَيْءٌ زَادَ
وَهْبٌ فِي
حَدِيثِهِ
اقْضِ عَنِّي
الدَّيْنَ وَأَغْنِنِي
مِنْ الْفَقْرِ
Hz. Ebu Hureyre'den
(rivayet edildiğine göre)
Nebi (s.a.v.) yatağına
girdiği zaman şöyle dua edermiş:
"Ey göklerin, yerin
ve herşeyin Rabbi olan, taneyi ve çekirdeği yaran, Tevratı, İncili ve Kur'ani
indiren Allahım! Her şerlinin şerrinden sana sığınırım. (Çünkü) onun alnı senin
elindedir. Evvel sensin, senden önce hiçbir varlık yoktur. Zahir sensin(zuhur
yönünden) senin üstünde, hiçbir varlık yoktur. Bâtın (gizli) sensin, (gizlilik
bakımından) senden ilerde hiçbir varlık yoktur. (Zahir olduğun halde zuhurunun
şiddetinden seni herkes göremez, zatını idrâk edemez)"
(Bu hadisin râvüerinden)
Vehb (b. Bakiyye) rivayetine (şu sözleri de) ekledi: "Benden borçlarımı
öde ve beni fakirlikten kurtar."
İzah:
Müslim, zikr; Tirmizî,
dua; İbn Mâce, dua; Ahmed b. Hanbel. 11-281, 404, 536.
Metinde geçen
"Onun alnı senin elindedir" tabirincien murad, "herşey senin
kudret ve saltanatının altındadır" demektir. Hadis-i şerifteki
"borç" kelimesinin bütün kul ve Allah borçlarına şâmil olması
ihtimali vardır.
Zahir ve bâtın
kelimeleri, Allah'ın isimlerindendir. Bazıları buradaki zahirin kudret-i kâmile
sahibi manasına geldiğini, birtakımları da zahirin "kat'î delillerle sabit
olan", bâtının ise "mahlûkatına görünmeyen" manasına geldiğini
söylemişlerdir. Bakıllanî'ye göre âhirin manası ilim, kudret vesâir
sıfatlarıyla bakî olan demektir. Yani Allah teâla ezelde nasıl bu sıfatlarla
mevsûf ise, mahlûkatı yok olup bittikten sonra da aynı sı-fatlarla
müttasıftır..